VE Davud yanında olan kavmı saydı, ve üzerlerine binbaşılar ve yüzbaşılar
koydu.
2. Ve Davud kavmı, üçte biri Yoabın eli altında, ve üçte biri Yoabın
kardeşi Tseruyanın oğlu Abişayın eli altında, ve üçte biri Gatlı İttayın eli
altında olarak gönderdi. Ve kıral kavma dedi: Mutlaka ben de sizinle beraber
çıkacağım.
3. Fakat kavm dedi: Çıkmıyacaksın; çünkü biz kaçarsak, bize aldırmazlar;
eğer yarımız bile ölürsek, bize aldırmazlar; fakat sen bizim on binimiz
gibisin; ve şimdi şehirden bize yardım etmeğe hazır olman daha iyidir.
4. Ve kıral onlara dedi: Gözünüzde iyi olanı yaparım. Ve kıral kapının
yanında durdu, ve bütün kavm yüzlerle ve binlerle çıktılar.
5. Ve kıral Yoaba, ve Abişaya, ve İttaya emredip dedi: Benim hatırım için o
gence, Abşaloma yumuşak davranın. Ve kıral Abşalom hakkında reislerin hepsine
emrederken bütün kavm işittiler.
6. Ve kavm kıra, İsraile karşı çıktı; ve cenk Efraim ormanında oldu.
7. Ve İsrail kavmı orada Davudun kulları önünde bozuldular, ve o gün orada
büyük kırgın oldu, yirmi bin kişi.
8. Ve orada cenk bütün memleket üzerine yayıldı; ve o gün kılıcın
yediğinden fazlasını orman yedi.
9. Ve Abşalom Davudun kullarına rast geldi. Ve Abşalom katıra binmişti, ve
katır büyük bir meşe ağacının sık dalları altına girdi, ve Abşalom başından
meşe ağacına tutuldu, ve gökle yer arasında asılı kaldı; ve altındaki katır
geçip gitti.
10. Ve bir adam görüp Yoaba bildirdi; ve dedi: İşte, Abşalomu bir meşe
ağacında asılı gördüm.
11. Ve Yoab kendisine bildiren adama dedi: Ve işte, sen gördün de niçin onu
orada yere vurmadın? ve sana on parça gümüş ve bir kuşak vermek bana düşerdi.
12. Ve adam Yoaba dedi: Avucuma bin parça gümüş alsam bile kıralın oğluna
elimi uzatmam; çünkü sana ve Abişaya ve İttaya: Sakının o gence, Abşaloma,
kimse dokunmasın, diye kıralın emrettiğini kulaklarımızla işittik.
13. Yoksa onun canına karşı hile ile davransa idim (ve hiç bir şey kırala
gizli kalmaz), sen kendin de bana karşı dururdun.
14. Ve Yoab: Böyle seninle vakit kaybedemem, dedi. Ve eline üç kargı aldı,
ve Abşalom meşe ağacının içinde henüz sağken onları onun yüreğine sapladı.
15. Ve Yoabın silâhlarını taşıyan on genç adam Abşalomun etrafını alıp, onu
vurdular ve öldürdüler.
16. Ve Yoab boru çaldı, ve kavm İsrailin ardını kovalamaktan döndü; çünkü
Yoab kavmı esirgedi.
17. Ve Abşalomu aldılar, ve onu ormandaki büyük çukura attılar, ve üzerine
çok büyük bir taş yığını yaptılar; ve bütün İsrail, herkes kendi çadırına
kaçtı.
18. Ve Abşalom daha sağken, kıral deresinde olan direği almış ve kendisi
için dikmişti; çünkü: Adımı hatırlatacak oğlum yoktur, dedi; ve direğe kendi
adını koydu; ve bugüne kadar ona Abşalomun abidesi denilir.
19. Ve Tsadokun oğlu Ahimaats dedi: Şimdi RAB kıralın hakkını düşmanlarının
elinden aldığını koşup ona müjdeliyeyim.
20. Ve Yoab ona dedi: Bugün sen müjdeci olmıyacaksın, fakat başka bir gün
müjdelersin; fakat bugün müjdelemiyeceksin, çünkü kıralın oğlu ölmüştür.
21. Ve Yoab Kuşîye dedi: Git, gördüğünü kırala bildir. Ve Kuşî Yoaba
iğildi, ve koştu.
22. Ve Tsadokun oğlu Ahimaats yine Yoaba dedi: Ne olursa olsun, rica
ederim, ben de Kuşînin ardından koşayım. Ve Yoab dedi: Senin için faydalı bir
müjde yokken sen niçin koşasın, oğlum?
23. Ve o dedi: Ne olursa olsun koşacağım. Ve ona: Koş, dedi. Ve Ahimaats
Havza yolundan koşup Kuşîyi geçti.
24. Ve Davud iki kapı arasında oturuyordu: ve nöbetçi kapının damına,
duvara çıktı, ve gözlerini kaldırıp baktı, ve işte, bir adam tek başına
koşuyordu.
25. Ve nöbetçi çağırıp kırala bildirdi. Ve kıral dedi: Eğer tek başına ise,
ağzında müjde vardır. Ve adam gittikçe yaklaşıyordu.
26. Ve nöbetçi koşan başka bir adam gördü; ve nöbetçi kapıcıya bağırdı:
İşte, tek başına koşan bir adam, dedi. Ve kıral dedi: O da müjdecidir.
27. Ve nöbetçi dedi: Birincinin koşmasına bakıyorum, Tsadokun oğlu
Ahimaatsın koşmasına benziyor. Ve kıral dedi: O iyi adamdır, ve iyi müjde ile
geliyor.
28. Ve Ahimaats bağırıp kırala: Selâmet, dedi. Ve kırala iğilip yüz üstü
yere kapandı, ve dedi: Allahın RAB mubarek olsun, efendim kırala karşı el
kaldıran adamları teslim etti.
29. Ve kıral dedi: O genç, Abşalom, selâmette mi? Ve Ahimaats dedi: Yoab
kıralın kulunu, ve bu kulunu gönderdiği zaman büyük bir kargaşalık gördüm,
fakat ne olduğunu anlamadım.
30. Ve kıral dedi: Bir yana çekil de burada dur. Ve o çekilip durdu.
31. Ve işte, Kuşî geldi; ve Kuşî dedi: Efendim kırala müjde; çünkü RAB sana
karşı bütün ayaklananların elinden bugün senin hakkını aldı.
32. Ve kıral Kuşîye dedi: O genç, Abşalom, selâmette mi? Ve Kuşî dedi:
Efendim kıralın düşmanları, ve kötülük için sana karşı ayaklananların hepsi o
genç gibi olsunlar.
33. Ve kıral heyecanından titriyerek kapı üzerindeki odaya çıktı, ve
ağladı; ve giderken böyle diyordu: Oğlum Abşalom, oğlum, oğlum Abşalom! keşke
senin yerine ben ölse idim, ey Abşalom, oğlum, oğlum!